Saygısız “SAYGI”, Behzat Ç. ile başladığım dizi eleştirilerimde bugün de Saygı dizisi ile sizlerle beraberim. Dizi ile ilgili ilk olarak söyleyeceğim şey elbette Saygı dizisinin Behzat Ç. dizisinden bildiğimiz Ercüment Çözer karakteri için yapılmış bir dizi olduğundan çabuk kabul gördüğüdür. Ercüment Çözer’i Behzat Ç’de de oldukça seven biri olarak ben de diziye ilgiyle yaklaştım. Ancak söylemek istediğim bir kaç şey var.
Saygı Dizisini Kim Yazdı
Öncelikle Saygı’yı da Behzat Ç’nin yeni bölümlerini de yazan aynı kişi, Mehmet Erdem Ercan. 2010 yapımı bir dizi olan Behzat Ç’nin eski bölüm senaryolarında da katkıları bulunan bir isim Mehmet Erdem Ercan. Ancak hem Behzat Ç’nin yeni bölümlerinde hem de Saygı dizisinde görüyoruz ki Mehmet Erdem’in kalemi, aynı ekol olmalarına rağmen Emrah Serbes’den oldukça farklı. Behzat Ç’nin eski bölümlerinde adeta Emrah Serbes’le birbirlerini dengeliyorlarmış gibi. Olay yalnız Mehmet Erdem Ercan’ın kalemi ile bir iş ortaya koymaya gelince görüyoruz ki o terazi tepe taklak oluyor. Senaristimiz karakterleri yükseltme konusunda hiç de cimri değil. Bildiğimiz kadarı ile Behzat’ı da derin devletçi yapacaktı lakin Erdal Beşikçioğlu müsaade etmedi. Bence bir karakter kendi kişiliği içinde kalmalı ve gereksiz işlere bulaşmamalı.Yani polis ise polis, iş adamı ise iş adamı. Bu yüzden ben Mehmet Erdem’in kalemini hep olağan dışı bulmuşumdur. Seyirci de bence sevdiği karakterin sevdiği şekilde kalmasını ister. Çünkü ona o şekilde alışmıştır ve onu o şekilde sevmiştir.
Mehmet Erdem Ercan yazdığı filmler ve dizilerde Emrah Serbes gibi dengeleyici bir unsur olmadığı takdirde olağanın ve Türk yaşantısının oldukça dışına çıkıyor. Behzat Ç.’nin sevilme nedeni de birçok dizi-filmin sevilme sebebi gibi gerçekçi olması ve gerçek insanların kendilerinden bir parça bulmasıdır. Bu duruma Saygı dizisinde rastlayamıyoruz. Ercüment Çözer İstanbul’da müstakil bir villaya sahip ve bahçesinde rehabilitasyon merkezi, pardon işkencehane var. Onun tam karşısı ise orda ölenlerin gömüldüğü Saygısızlar Mezarlığı. Şimdi neresinden tutarsan tut Türkiye’ye uymuyor. Yahu senaristler anlayın artık; Türkiye öyle villalar, psikopat ama dokunulmaz seri katiller memleketi değil. Olsa olsa cinnet getirir bu ülkenin insanı. Behzat en azından cinayetlerin peşinden gidiyordu da “İşte burası Türkiye” diyorduk. Hele bazı sahneler var ki tamamen Hollywood özentisi. Helen karakteri dövüş ve silah eğitimi alıyor, Ercüment’in kardeşi(!) çok becerikli hale geliyor falan falan. Güya Türkiye’de ki sıkıntılardan, “saygısızlıklardan” bahsedeceğini umduğumuz dizi Türkiye’de geçmiyormuş gibi. Arada sırada yapılan siyasi göndermeler, “düzen değişiyor” söylemleri ağzımıza bir parmak bal çalsa da genel hava Türkiye havası değil.
Şimdilerde 2. Sezonu yayınlanan Saygı dizisi gördüğüm kadarı ile sevilen Çözer’i yansıtıyor ama insan ülkesinden parçalar da bekliyor. Sadece karısını döven adamları öldürmekle memleketin sorunları yansıtılamaz öyle değil mi? Sanki çok cesur yola çıkılmış da sonradan meseleleri irdelemekten korkulmuş gibi. Kaldı ki Ercüment Çözer’in saygısızlara verdiği ceza; en büyük saygısızlık. Zannediyorum karakterin kendi habitatında olması onu bu denli agresif yaptı.
Toparlayacak olursak Behzat Ç’de Ercüment Çözer’e “saygı” duyan biri olarak Saygı dizisi ile beraber karaktere olan saygımı yitirmekteyim.
Gökhun Aydın
İlk yorum yapan siz olun