Söyleşi: Edip Görkem Korhan
Dijital ve yeni medyanın git gide büyümesi podcastin de büyümesi demek oldu. radyonun yerini almasa da hatırı sayılır bir kitleye ulaştı ve gelecek günlerde daha da büyük kitlelere ulaşacak gibi. Gökçe Medya olarak podcast platformlarının en çok dinlenen tarih podcasti Ayrıksı Şeyler programının sunucusu Fatih Emre Şen ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Podcast ve Ayrıksı Şeyler üzerine ufuk açıcı bir söyleşi okumaya hazır olun.
Keyifli Okumalar dileriz…
Fatih Emre Şen Kimdir?
Fatih Emre ŞEN fikri takip eden, iyi bir okur ve yazar olmaya çalışan, öğrenmeye ve öğretmeye aç, ilme ve bilime muhtaç bir gariptir. Beni en iyi tanıtan cümlenin bu olduğu kanısındayım.
Gökçe Medya’da da bu konuda yazılar kaleme alıyorsunuz ama biraz daha kişisel bir şekilde bu sorunun cevabını alalım sizden. Podcast nedir, sizin için ne anlam taşıyor?
Bu teknik bir sorudan ziyade kişisel bir soru olduğu için farklı bir şekilde cevaplamak istiyorum. Podcast benim için öncelikle bir günlük gibi. İlerleyen yıllarda geriye dönüp baktığımda ben ne yapmışım sorusunun cevaplarından bir tanesi. Ayrıca podcast konu seçiminden, sezon planlamasına, kayıt öncesi okumalardan, çalışmalardan kayıt sırasında verilen emeğe, kayıt sonrası ise kurgu safhası ve düzenlenmesi, duyurulması, tanıtımı ve yayımlanmasına kadar ilmek ilmek işlediğimiz bir sürecin sonunda ortaya çıkan bir eser. Bu yüzden podcast aslında benim için bir nevi dijital bir sanat eseri. Bir sanat galerisinde sergilenen tablodan farkı yok benim için. O yüzden podcast yapmak ve dinlemek çok önemli. Çünkü her saniyesinde aslında ressamın tuvale vurduğu fırçadan bir iz barındırıyor.
Altı ayı aşkın süredir tarih kategorisinde en çok dinlenenler arasında yer alan “Ayrıksı Şeyler” isimli podcast programını yapıyorsunuz. Keyifle takip ediyoruz. Peki Ayrıksı Şeyler’in çıkış noktası ve hikayesi nedir?
Ayrıksı Şeyler aslında “neden yapmayalım?” sorusu ve motivasyonu ile ortaya çıktı diyebilirim. Uzun araştırmalar ve yazım süreci sonucunda 2020 yılında yayımlanan bir yüksek lisans tezim var. Bu tezde İkinci Dünya Savaşı’nda ideolojik propaganda aracı olarak kullanılan çizgi filmlerin göstergebilimsel analizini çalıştım. Bu tez çalışmasını hazırlarken dikkatimi çeken ama geceleri beni uykusuz bırakan bazı hususlar oldu. Sonra benim gibi bu meselelerden dolayı uykusuz kalan başka kimse var mıdır acaba diye düşündüm. Sonra da düşünme aşamasından neden yapmayalım aşamasına geçtim ve podcast yayını yaparak başka uykusuz kalan kimler var sorusunun cevabını aramaya başladım. Ayrıksı Şeyler tam olarak böyle bir süreç sonucunda ortaya çıktı.
Sonrası ise aslında biraz kendiliğinden gelişti. Onuncu Köy Dergisi’nin kuruluşu ve ilk sayılar çıkmaya başladığı sırada derginin Genel Yayın Yönetmeni Gökhun Aydın ile tanışmıştık. O zamanlar da böyle bir proje yapabileceğimizi konuşmuştuk. Ondan iki yıl sonra bir gün Ankara’da Yüzde İki kitabevinde sanatçı İrfan Gürdal’ın söyleşisine katılmıştık. O söyleşi sonrası orada bulunan Gökhun Aydın ve Emirhan İncekol’un da bu kaygıları taşıdığını ve geceleri bu yüzden uykusuz kalanlardan olduğunu öğrendim. Bunun üzerine neden yapmayalım dedik ve kayıt kararı aldık. Sonrası malum. Ayrıksı Şeyler doğdu.
Ayrıksı Şeyler programlarının en eğlenceli yanlarından biri de sizinle beraber sunuculuk yapan Gökhun ve Emirhan’ın didişmeleri elbette. Bu didişmeler kurgu mu? Siz bu didişmelerde kimi tutuyorsunuz?
Ayrıksı Şeyler yayınlarında yer alan her şey kan, ter, gözyaşı ve hayat kadar gerçek. Gökhun Aydın ile Emirhan İncekol’un eski bir dostlukları var. Bu dostluktan olsa gerek farklı bir uyumları var. Radyo frekansı gibi ayarı hiç kaçırmadan güzel ve nükteli bir didişmeleri var. Bu tamamen gerçek. Kurgu olsa bu kadar olmaz ve dinleyicinin kulağını tırmalardı. Ancak ikisi arasında net bir tarafım yok. Çünkü sanki bende de ikisinin karması bir hal var gibi. Bu benzetmeyi yapmadan geçemem. Gökhun tam bir idealist. Kitabı bilse de ideallerden arındırarak konuşamaz. Bu yüzden Gökhun içimizdeki mecnun-ül mecanindir. İdealleri deliliklerine müsaittir. Emirhan ise tam bir realist. Kitabı iyi bilir ve kitabın dışına kolay kolay çıkmaz. O da aslında bu yanıyla kitab-ül mecanindir diyebilirim.
“Sen dikkat et sen çok hayalperestsin. O dağların ardında da hiçbir şey yok.” repliği ile fenomen olan dizide repliğin aksine siz “Dağın ardında kalanları konuşmak için” sloganını kullanıyorsunuz. Dağın arkasında neler var?
Bu aslında Ayrıksı Şeyler’in ürettiği dijital içeriklerdeki niyeti… Dağın ardında kalan şeyleri görmek, konuşmak ve duyurmak istiyoruz. Ayrıksı Şeyler ekibinin genel olarak bir derdi var. Bizler dert sahibi insanlarız. Böylesine bir derdimiz olduğu için de son derece mutluyuz.
Sürekli olarak kanalı yöneten kişilerden tutun da sosyal medya hesaplarımızı yöneten arkadaşlarımıza, konuk olarak aldığımız kişilerden bizimle iletişime geçen dinleyicilere varana kadar, bir dert sahibi olmak temel bir kriter. Ama bu kriteri arayarak bulmadık. Zaten belirli konularda entelektüel birikimi olup bir derdi olan kişilerle bir şekilde yolumuz kesişiyor.
Peki derdimiz nedir? Derdimiz bilim ve ilim dünyasında var olan, anlatmak istediğimiz, bugüne kadar ele alınmamış konuları, dağın ardında kalan şeyleri görmek ve göstermektir. Böyle bakıldığında ilgilileri, ne kadar büyük bir dert sahibi olduğumuzu şüphesiz anlayacaktır.
Dinleyicilerinize olan samimiyetinizi biliyoruz. Peki sizin dinleyicinizle aranız nasıl?
Derdi olan insanların ayrıca bir samimiyet aramasına gerek olmadığı kanaatindeyim. Sağolsunlar dinleyicilerimiz yayınlara ciddi ilgi gösteriyorlar. Dinleyicilerin ilgileri sayesinde de her geçen gün kanal büyüyor. Öncelikle bu samimiyetin esas sebebi benzer ortak dertlere sahip olmamızdır. Ele aldığımız meseleler aslında bir yerde pek çok dinleyicimizin meraklı olduğu ancak bu konuda hiçbir içerik üretilmeyen ve daha önce dile getirilmemiş konular. Biz de bu derde tercüman olmaya çalışıyoruz. Bu tercümanlıktan dolayı çok mutluyuz. Dinleyicilerimizle bundan dolayı farklı bir samimiyetimiz var. Hiç görmediğimiz binlerce dinleyicimiz var. Hepsiyle bir gün bir kahve içmenin hayalini kuruyoruz. Kim bilir belki bir gün dinleyicilerimizle birlikte bir podcast de kaydederiz.
İyi bir podcast yayıncısı olduğunuz ortada. Peki siz nasıl bir podcast dinleyicisisiniz? Bir dinleyici olarak podcast dinleyicisini tarif etmek isteseniz nasıl tarif ederdiniz?
İyi bir podcast yayıncısı olarak görülüyorsak ne mutlu, teşekkür ederiz. Ama ben aslında kendimi daha çok iyi bir podcast dinleyicisi olarak görüyorum. İyi bir podcast dinleyicisi olmadan iyi bir podcast yapımcılığının da yürütülemeyeceği kanaatindeyim. Ben çok uzun yıllardır podcast yayınları dinliyorum. On yılı aşkın süredir düzenli olarak her gün dinlediğim yayınlar var.
Yayınları dinlemem, podcast üreticilerini takip etmem ve podcast sever kitleyi elimden geldiğince tahlil etmeye çalıştığım için bu konuda şunları söylebilirim. Podcast dinleyicisi daha çok bir şeyler öğrenmek, gülmek, eğlenmek, boş vakitlerinde kaliteli bir içerik tüketmek isteyen bir kitle. Bu kitle eğitim seviyesi yüksek bir kitle. Burada eğitim seviyesinden kastım doğrudan bir diploma sahibi olmak değil. Podcast dinleyicisi her ne şekilde olursa olsun kişisel olarak insani meziyetlerini yükseltmeye çalışan, kendisini sürekli olarak eğiten ve farklı konularda kendisine yeni bir donanım katmaya çalışan bir kitle ve ben bu kitleyi çok önemsiyorum. Gerçekten akıl, bilim, irfan dolu bir podcast dinleyici kitlesi var. Podcast dinleyicisi entelektüel birikimi yüksek ve bu birikimi sürekli olarak arttırmaya çalışan bir kitle diyebilirim.
Eskilerde “Türkiye’ye her şey geç gelir.” diye bir durum vardı. Gelişen teknoloji ile artık böyle bir durumun olmadığını söyleyebiliriz. Podcast alanında Türkiye dünyaya göre ne durumda?
Podcast Türkiye’ye çok geç gelmiş bir şey değil. Geçmişte radyo yayıncılığı ile zaten bir podcast yapımı söz konusuydu ama artık tüketilen tüm içeriklerin dijitalleşmesi ve online platformlara kayması ile bu değişti. İnsanlar eskiden radyo yayınını saatinde dinlemek zorundaydı. Artık zaman kavramı o kadar değişti ki insanlar diledikleri yerde ve diledikleri zamanda, tüketmek istedikleri içeriğe hemen ulaşmak istiyorlar. Bu bir değişimin habercisi. Bu yüzden podcast var aslında. Her zaman orada ve dinlemeniz için sizi bekliyor.
Türkiye’de ise bu değişim yakalanmaya çalışılıyor diyebilirim. Burada dinleyici kitlesi olarak çok geri kaldığımızı düşünmüyorum. Ciddi bir podcast dinleyicisi kitle oluşmaya başladı. Ama içerik üretenler açısından geri kalıyoruz. Çünkü içerik açısından zayıf kaldığımızı düşünüyorum.
Podcast yeni yeni var olmaya başlayan bir platform. Aslında siz ve Ayrıksı Şeyler’de bir bakıma ilklere imza atıyorsunuz. Podcastin hem sizin açınızdan hem de yeni medya açısından geleceği nedir?
Podcast tam anlamıyla daha bir bebek. Bu bebek büyüyecek, çocuk olacak. Çeşitli sorunları hala devam edecek. Ama bir süre sonra yetişkin bir birey olarak kendi ayakları üzerinde duracak. O zaman da farklı bir boyut ulaşmış olacak. Yeni nesil dijital medya içerikleri açısından podcastin önümüzdeki on yıl içerisinde inanılmaz bir büyüme göstereceğine inanıyorum. Bir değişim ve dönüşüm var. Örneğin Youtube hala üretime açık olsa da nispeten biraz doygunluğa ulaştı. Ama podcast daha çok yolun başında…
Podcast yapmak isteyenlere genel olarak önerileriniz ve telkinleriniz nelerdir?
İlginiz ve samimiyetinizden dolayı çok teşekkür ederiz.
Öncelikle iyi bir dinleyici olunması gerektiğini düşünüyorum. Podcast dinlemeden, podcast kültürünü biraz da olsa kavramadan yapılacak yayınlar istenilen sonucu vermeyecektir. Ayrıca bir gelir elde etme, çok dinlenme, kısa sürede geniş kitlelere ulaşma durumu ve benzeri kesinlikle hiçbir kaygı gütmeden bu işe gönül verilmesi lazım. Ayrıksı Şeyler’de yapmaya çalıştığımız gibi anlatmak ve aktarmak istediğiniz bir konu, bir fikir veya bir dert var ise podcast yapmamanız için hiçbir neden yok. Size iyi bir mikrofon ve sessiz bir ortam yeterli. Sonrası… Sonrası dünyalar sizin. Emek vererek, kaliteli bir içerik oluşturduğunuz ve bunu da sürekli olarak ürettiğiniz taktirde gerisi gelecektir.
Nazik davetiniz ve röportaj teklifiniz için Gökçe Medya’ya teşekkür ediyorum. Ayrıksı Şeyler, keyifli okumalar diler.
İlk yorum yapan siz olun