Dr. Ela Doğanay, “Darbe ve Karikatür 1954-1961” adlı kitabını okuyucularla buluşturdu. Sosyoloji alanında arşiv araştırmasının önemini ortaya koyan “Darbe ve Karikatür 1954-1961” adlı kitabıyla karikatürlerin siyasi, toplumsal ve tarihsel boyutunu anlatan Dr. Ela Doğanay, Gökçe Medya muhabirinin sorularını yanıtladı. Siyasi parti ve kişilikleri eleştiren karikatürleri inceleyen Doğanay, 1954 – 1961 yılları arasını kitabında yer vermiştir. Darbe ve Karikatürler hakkında merak edilenleri yanıtlayan Doğanay, kitabını oraya çıkarma motivasyonu ile ilgili süreci de paylaştı. Aynı zamanda Doğanay’ın kent, siyaset, hukuk ve mizah sosyolojisi üzerine çalışmaları bulunurken; güvenlik, insan hakları, sağlık ve suç sosyolojisi üzerine de araştırmalarına devam etmektedir. Ayrıca, yayımlanmış makaleleri ve editörlüğünü üstlendiği mesleki bir kitabı bulunmaktadır.
Doğanay; 1991 yılında Van’da dünyaya geldi. İlk ve orta eğitimini orada tamamladı. 2013 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Daha sonra Adalet Meslek Yüksekokulu ve Anestezi Meslek Yüksekokulu’ndan da mezun oldu. Selçuk Üniversitesi’nde Sosyoloji yüksek lisansı, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü’nde Güvenlik Yönetimi alanında ikinci yüksek lisansını ve Gazi Üniversitesi’nde Sosyoloji doktorası yaptı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde rütbeli personel olarak görevini yapmaktadır.
Söyleşi:Ayşe KARAOSMANOĞLU
İyi bir karikatür okuru musunuz, karikatür nedir ve sizin için ne ifade ediyor?
Daha iyi bir karikatür okuyucusu olmak için çalışmaya devam ediyorum. Her konuda olduğu gibi karikatür konusunda da öğrenmenin ve yeni bir şeyler keşfetmenin sonuna gelineceğine inanmıyorum. Yeni bir algı, yeni bir bilinçaltı analizi, yeni bir metot veya yeni bir çizgi anlayışı sizin bildiklerinizi değiştirebilir ya da size yeni bir bakış açısı yaratabilir. Bunun için mümkün olduğunca daha çok çizeri incelemek daha çok karikatür analizi yapmak bir önceki halinizden daha iyi yapacaktır sizi. Daha iyisi için sürekli çalışmak şart!
Karikatür; durum, olay, birey, toplumsal gerçekliğin abartılı ve çoğu zaman gülünç şekilde resmedildiği görsel bir sanat türüdür. Karikatürler, gündelik hayattan beslenir ve gündelik sorunlar üzerinden şekil alır. Pek çok konu veya kategoride karikatürler görmek mümkündür. Spesifik olarak baktığımızda ise politik, sosyal veya kültürel konular üzerinde daha çok yoğunluk görülmektedir. Karikatüre konu olan kişi, durum veya olay gerçeklik algısından uzak bir çizimle sergilenerek mübalağa ile sanat gösterişli hale getirilir. Gülünç çizimlerin yanında gülünç söylemlere de yer veren karikatürler aynı zamanda düşündürücü bir derin algıyı da içinde barındırmaktadır.
Benim için karikatür, bir mesajdır, bilinçaltı okumasıdır ve bilinçaltına müdahale etme sanatıdır. Özellikle yazısız karikatürlerin okuyucular üzerinde düşündüğümüzden çok daha fazla etkiye sahip olduğunu, kişileri veya toplulukları yönlendirmenin belki de en etkili tekniklerinden birisi olduğunu düşünüyorum. Mizahın gücünün kaotik meseleler üzerindeki etkisinin sadece bireyler nezdinde değil toplumlar ve devletler düzeyinde olduğunu görmek mümkündür. Sadece güldürmez veya düşündürmez; eleştirel bir bakış açısıyla fikirlerin dönüşmesine yönelik bir sorgulama sistemini de devreye geçirir karikatürler. Karikatürler, sadece bir eğlence aracı değil aksine ciddi bir iletişim ve sorgulama aracıdır.
“Darbe ve Karikatür 1954-1961” kitabını yazmaya sizi ne yönlendirdi? Kitabın temel amacı nedir ve bu süreçte hangi kaynaklardan yararlandınız?
“Darbe ve Karikatür” kitabı sosyal bilimler alanında arşiv araştırmasının önemini ortaya koymasının yanında pek fazla kullanılmayan ve popüler hale gelmeyen semiotik analizi ön plana çıkarmaktadır. Okuyucuya belki de basite alınan görseller üzerinden gösterilmeye çalışılan tarihsel dönemin hem olayları hem de eleştirel bakış açısını yansıtmaya gayret gösterdim. Sürekli tekrarlanan metodolojilerin dışına çıkarak ve birden fazla yöntemi iç içe geçirerek bambaşka bakış açıları yaratmanın mümkün olduğunu ve özellikle genç nesil arkadaşlarımızın siyasi ve demokrasi tarihi bilgisine sahip olmalarının biraz da olsa eğlenceli ve dikkat çekici bir yolunu bulma çabası sonucunda zorlu ve oldukça yorucu bir sürecin sonunda somut olan eseri elde edebildim.
Tarihe baktığımızda “saf tarih” bilgisinin aslında pek çok bilim dalı ile ilişkili olduğunu ve yeni bilgiler üretebileceği gibi gelecek için de hem bireysel hem de toplumsal olarak dersler alınabileceğini unutmamak gerekiyor. Tarihin mizahla bir araya geldiği, karikatürle can bulduğu olaylar silsilesi dönemin siyasi, politik, toplumsal ve kültürel yansımalarının çizgilerle arşivlerde yerini almasına imkan tanımıştır. Geçmişi bilmeden bugünü veya geleceği tartışmanın veya tahmin etmenin makul olmadığı gerçeğini kabul etmek gerekmektedir.
Eseri kaleme alırken özellikle “1950 kuşağı” olarak tanımlanan yazar ve çizer kadrosunun eserleri en büyük külliyatı oluşturmaktadır. Bunun yanında mizahı ve karikatürü anlayabilmemiz için dönemin siyasi, politik ve toplumsal olaylarına da hakim olmalıyız. Bu sebeple 1950-60 dönemine ait pek çok kitaptan destek almakla beraber öncesindeki ve sonrasındaki dönemle de ilişkilendirebilmek adına geniş bir perspektiften hem tarih hem sosyoloji hem de mizah eserlerinden faydalandım. Kitabın kaynakça bölümünde de görebileceğiniz gibi saf bilgi içeren kitapların yanı sıra hatıratlar da bu döneme ışık tutan önemli arşivleri oluşturmaktadır.
Karikatürlerin 1960 darbesi öncesinde ve sonrasında toplumsal ve politik etkileri nelerdir? Özellikle hangi karikatürler bu etkileri somut bir şekilde göstermektedir?
1960 askeri darbesi öncesinde eleştirel olarak ortaya çıkmaya başlayan ilk karikatürler 1954 yılına denk gelmektedir. Sebebi ise bu dönemde Demokrat Parti’nin yolunda gitmediği iddia edilen politikalarıdır. Birinci hükümet döneminde özellikle ekonomi politikalarında ciddi bir ivme yakaladığı belirtilen DP’nin hem doğal iklim koşullarının elverişsiz gitmesi hem de politikalardaki eksikliklerin ortaya çıkması sonucunda krize sürüklendiği ifade edilmektedir. Özellikle İsmet İnönü dönemine aykırı olarak basın dünyasıyla arasını iyi tutan DP, bu kriz döneminde eleştirilerin odağı haline gelince basına sansür uygulamalarını devreye sokarak basınla iktidar arasında soğuk rüzgarların esmesine sebep olduğu bilinmektedir. 1954 yılından itibaren basında yer alan yazılar ve görseller anlamlı şekilde eleştiri içermeye başlamış ve önceki dönemin de bir daha görülmemesine zemin hazırlamıştır.
1960 askeri darbesinin gerçekleşmesinden infazların sonlanmasına kadar geçen yaklaşık bir buçuk yıllık süreçte DP’nin iktidara gelmesinden yana bir tutum izleyen basının bu sefer askeri iktidar taraftarlığı yaptığı gözlemlenmiştir. Darbeye meşruiyet kazandırma çabaları, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes’e yönelik ithamlar sansürsüz bir şekilde Akbaba ve Tef dergilerinde açıkça yer almıştır. Bahsettiğim konular kapsamında kitap içerisinde yer alan alt başlıklar içerisinde öncelik ve sonralık bağlamında işlenmiş, çizilen karikatürler incelemeye konu olan dergiler kapsamında ele alınarak yansıtılmaya çalışılmıştır. İncelenen ve analizi yapılan karikatürlerin resmi kurumlardan alınan özel izinler sonucu temin edildiği ve herkesin ulaşabileceği bir platformda yer almadığı da göz ardı edilmemelidir.
1954-1961 yılları arasında Türkiye’de karikatüristlerin ifade özgürlüğü ne düzeydeydi? Bu dönemde ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar karikatürlerin içerik ve üslubunu nasıl şekillendirdi?
Adnan Menderes ve ekibinin 1950’de iktidara gelmesinde destek olan basın dünyası ilk hükümet sürecinde ılımlı bir anlayış benimsemiştir. Fakat DP iktidarının yolunda gitmediği iddia edilen politikaları ekonomik, sosyal ve toplumsal düzeni sarsmaya başlaması sonucunda basın dünyası da eleştiri kapılarını açmaya başlamıştır. Mevcut iktidarın kademeli olarak sansür politikalarını hayata geçirmeye başladığı tespit edilmektedir. Bu sürecin sonucuna bakıldığında ise pek çok yazar, çizer, gazete ve dergi sahibi hem para hem de hapis cezası almış, gazete ve dergiler kapatılmış, kağıt, mürekkep ve ilan kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalmışlardır.Basın dünyası tarih boyunca hem ülkemizde hem de pek ülkede zaman zaman özgür zaman zaman ise kısıtlayıcı uygulamalarla karşı karşıya kalmıştır. Farklı bir noktadan bakıldığında ise en hassas içeriklere bile yer verecek, en imtina edilecek durumları bile karikatürize edecek cüretkar ve sansürsüz bir basını da görmek mümkündür zannımca. Yine de özellikle bu dönemde yazısız karikatürlerin ön plana çıkması karikatürde evrimsel ve sanatsal bir dönüşümün ortaya çıkarak yeni bir yöntem yaratıldığı fikrini de desteklemektedir. Yazısız karikatürler aracılığıyla sözler ve söylemler devre dışı bırakılarak sadece çizimler üzerinden eleştiriler yapılmış ve sansüre takılmamak için bir yol denendiği değerlendirilebilir.
1960 askeri darbesi sonrasında karikatüristlerin karşılaştığı zorluklar ve sansür uygulamaları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
1960 askeri darbesi sonrasında kendisini “4. Kuvvet” olarak nitelendiren basın dünyası askeri darbeye meşruiyet kazandırmaya ve iktidarda yer alanların cezalandırılmasını hak gören bir pozisyonda rol oynamaya çalışmıştır. Bu rolün süresi fazla uzun soluklu olmamış ve askeri hükümetten beklenilen politik hamlelerin gelmemesi ve aksi eylemlerin vuku bulmasıyla basın dünyası yeni hükümeti de eleştirmeye başlamıştır. Bu eleştirilerin sonucunda ise toplumsal endişenin azaltılmasına yönelik yapılan uygulamalar kapsamında sansür politikaları gündeme gelmiştir. Bunun neticesinde askeri hükümetle basın arasındaki anlaşmazlıkların gün yüzüne çıktığı gözlemlenmektedir.Karikatürlerin tarih yazımındaki yeri ve önemi nedir? Bu döneme ait karikatürlerin tarihçiler tarafından nasıl kullanılabileceğini ve hangi açılardan değerli olduklarını düşünüyorsunuz?
Karikatürler, çok fazla yazıyı içinde barındırmayan lakin bir o kadar da bünyesinde lafa yer veren dönemsel olayların çizgilerle yansıtılmış içeriğidir. Aslında karikatürler bizlere her şeyi yazmaktan ziyade resmedebilmenin ne kadar büyük bir yetenek, sanat ve üst düzey bir bilince sahip olmanın somut göstergeleridir. Yani dönemsel olayları yazı ile ifade etmenin kolaylığı yerine çizgilerle tarihsel bir görsel şölen oluşturulduğunun apaçık ifadesidir. Görsel materyaller üzerinden tarihi okuyabilmenin büyük bir lütuf olduğunu anlamak, o dönemde yaşayan ve dönemin olaylarına şahitlik eden kişilerin bilinçaltı dünyalarının nasıl şekil bulduğunu görmek esrarengiz bir dünyanın içine dalmanıza imkan sağlıyor. Karikatürü çizen kişinin dünyasına girmeye hak kazanıyorsunuz, onun düşünce sisteminde ve zihin dünyasında gezmeye fırsat buluyorsunuz. Bunlar inanılmaz güzel hisler bırakıyor zihninizde. Onun kalemi tutuş şeklinden çizgiye verdiği manaya dek çizerle ama “çizersiz” bir yolculuğun baş kahramanı oluyorsunuz. Tarih bilimiyle ilgilenen araştırmacıların hem bu psikolojik çerçeve içinde o dönemi yaşaması hem de çizerle empati yaparak o dönemin birebir gözlemcisi olması üst düzey bir anlayışa yol açacaktır diye düşünüyorum. Yeni bir perspektif, yeni bir bakış açısıyla tarihi çizgiler üzerinden arşivlerden çıkararak yeni bir tarih yazmaya ya da tarihin bilinmeyen veya yanlış bilinen yanlarını aydınlatmaya imkan vereceğine inanıyorum. Müzeleri gezmek için müze kartına, karikatürün tarihsel yolculuğunda da bu kitaba ihtiyacınız vardır.
Bize eseriniz ve tavsiyeleriniz hususunda genel bir değerlendirme yapar mısınız?
Elbette… Öncelikle karikatürlerin tarihsel ve toplumsal süreçlerde oynadığı rol üzerine yapılan çalışmaların yok denecek kadar az olması ve mizahın disiplinler arası bir bakış açısıyla değerlendirilme konusunda eksik bırakılması böyle bir çalışma yapmak için itici bir güç oldu benim için. Mizahın gücüne dair derin düşünceleri ve karikatürlerin toplumsal etkileri, karikatür sanatının sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda güçlü bir eleştiri ve sorgulama mekanizması olduğunu gündeme getirerek odak nokta oluşturmak istedim. Akademik çalışmaların en temel kıstaslarından olan objektif bir yaklaşım benimsenerek dönemin maneviyatına uygun ve döneme dair bilgi sahibi olmayan fakat o dönemde yaşanılan olayları politik zeminden uzak şekilde mizah ve karikatürlerin eğlenceli penceresinden okurlara ulaştırmayı hedefleyen “Darbe ve Karikatür 1954-1961” adlı eseri okuyup incelediğimizde; karikatürlerin tarih yazımında nasıl kullanıldığını ve dönemin siyasi, kültürel yansımalarının çizgilerle nasıl aktarıldığını etkileyici bir şekilde görmek mümkündür.
Alan yazında öncü olabilecek hem bu eserle hem de bundan sonraki yapılacak çalışmalarda mizah ve karikatürün karakteristik yapısı gereğiyle daha fazla disiplinler arası yaklaşımlarda yer alacağına ve böylece düşünce zenginliğinin artmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca gelecek nesillerin özellikle yakın siyasi ve demokrasi tarihi konusundaki bilgilerinin görseller aracılığıyla daha kalıcı olacağını düşünüyorum. Bu tarz arşiv araştırmaları sayesinde tarihin tozlu raflarının gün ışığıyla aydınlatılacağını, yeni perspektiflerin idealize edileceğini, milli bilinç kavramının yeniden güçlendirileceğini ve bireysel/toplumsal bilincin geliştirileceğini ümit ediyorum.
Son söz; gelecekteki akademik araştırma ve çalışmaları gerçekleştirecek arkadaşlarımıza tavsiye olarak daha fazla entelektüel birikim ve araştırmacı bir ruh ile hareket etmelerinin toplum bilimlerine önemli katkılar sunacağını değerlendirmekteyim.
Söyleşi için siz değerli dostlarıma teşekkür eder, hayat yolunda başarılar dilerim…
Biz de samimiyetle verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ediyoruz.
İlk yorum yapan siz olun