Eğitim… Bir bireyin gelişiminde ve toplumun geleceğinde bu kadar derin bir rol oynayan başka ne var? Eğitim, bir insanın zihninde ve yüreğinde filizlenen bir tohum gibidir. Toprağa bırakılan bu tohum, doğru koşullar altında kök salarak büyür, dallanır ve yapraklanır. Tıpkı bir ağacın meyve vermesi gibi, eğitim de bireyin potansiyelini keşfetmesini, yeteneklerini geliştirmesini ve çevresine katkı sağlamasını amaçlar. Bu büyüme sürecinde eğitim, su ve güneş gibidir; kimi zaman yön gösteren bir ışık, kimi zaman destekleyen bir güç olarak bireyin yanında olur.
Tohum nasıl iyi bir toprak ve doğru koşullara ihtiyaç duyarsa, eğitim de doğru bir rehberlikle anlam kazanır. Eğitilmiş bireyler, köklerini sağlamlaştırarak toplumu besleyen bir ormanın ağaçlarına dönüşür ve toplumun geleceğine kalıcı bir iz bırakırlar. Evet, yukarıda bahsettiğim gibi, eğitim bireylerin içindeki potansiyeli keşfetmesi için bir yol sunar. Ancak bu potansiyelin açığa çıkması, bireyin doğru koşullarla, araçlarla ve fırsatlarla buluşmasına bağlı değil midir?
Bunu bir soruyla açıklayacak olursak, mesela hayatında hiç piyano görmemiş birinin piyanoya yeteneğinin olup olmadığını nasıl bilebiliriz? Bu kişi hayatı boyunca hiç piyanoyla tanışmadığından, yeteneği de keşfedilmeyecektir. Belki de toplum, bir sanatçı veya büyük bir besteciyi kazanma fırsatını yitirmiş olacaktır. Bu örnekten yola çıkarak eğitimde fırsat eşitsizliğini yalnızca belirli olanaklardan yoksun kalmak anlamıyla sınırlandırmak istemiyorum; aynı zamanda bireyin içindeki potansiyelin keşfedilmeden kalması, gelişiminin yarıda kesilmesi ve hayallerinin ulaşılmaz hale gelmesiyle de genişletebiliriz bu durumu. Ekonomik, coğrafi veya sosyal sebeplerle eğitim fırsatlarına erişemeyen bireyler, tıpkı bir piyanoya erişemediği için yeteneği keşfedilmeyen bir müzisyen örneğindeki gibi, kendi kapasitelerinin ve hayallerinin peşinden koşma şansını bulamayabilirler. Ancak bu, toplumun kaderi olmak zorunda mı?
Her bireyin kendine özgü bir yetenekle donatıldığını ve bu yeteneklerin yalnızca fırsatlar yaratıldığında su yüzüne çıkabileceğini düşündüğümüzde, eğitimde eşitliğin toplumsal zenginliğin anahtarı olduğunu anlıyoruz. Belki de bu çocuklar, bilim dünyasına yeni keşifler kazandıracak araştırmacılar, toplumun yaralarına merhem olacak doktorlar ya da sanatın ruhunu besleyen usta kalemler olabileceklerdi. Fakat ne yazık ki, onlar kendi seslerini duyuramadan ya da içlerindeki ışığı dünyaya yansıtamadan bir gölgede saklı kalıyorlar.
Peki, eğitimde fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak ve her bireyin potansiyelini açığa çıkaracak olanakları sağlamak için daha fazlasını yapabilir miyiz? Eğitimde kapsayıcılığı sağlamak, her çocuğun hayallerini bir kuş gibi özgür bırakmak ve onların ufkunu genişletmek için nasıl bir toplum hayal edebiliriz?
Fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak ve her çocuğun kendi potansiyelini serbestçe ortaya koyabileceği bir dünya yaratmak elimizde. Öyle bir toplum düşleyelim ki, orada eğitim tıpkı bir bahçıvanın her bir çiçeğe ihtiyacı olan ışığı, suyu ve ilgiyi sunması gibi, her çocuğa ihtiyacı olan özeni göstersin. Bu toplumda, hiçbir çocuk yeteneklerini yitirme korkusuyla gölgede kalmaz; aksine, kendi renginde, kendi kokusunda serpilir, açar. Eğitim, çocuklarımızın önündeki engelleri değil, ufuklarını genişleten bir yol olur. Hayal ettiğimiz toplumda, her çocuğun hayali bir kuş misali gökyüzünde özgürce süzülür; hiçbir kanat diğerinden eksik kalmaz, her biri kendi göğünü keşfeder. İşte böyle gökçe düşünen bir toplumda, eğitim gerçek anlamına kavuşur. Her birey özgürlüğün, umudun ve adaletin havasını solur. Eğitimle yeşeren, büyüyen, birbirine umutla bağlanan bir toplum; işte o zaman yarının dünyasına en güzel hediyeyi sunar.
Mehmet KOCAOĞLU
Eğitimi herkesin anlayabileceği şekilde ifade eden bir yazı olmuş .
Eğitimle ilgili benzetmeleri ve tasvirleri yerinde olup okudukça daha farklı bilgilere ve düşüncelere sahip olduğumuz bir yazı olmuş.
Yazar Mehmet Kocaoglu sayesinde eğitimde fırsat eşitliğinin farkında olup kendimize düşen görev ve sorumluklaları bilincine varıp gerçekleştirmeye çalışacağız .
Harika bir anlatım.
Başarılar diliyorum Mehmet KOCAOĞLU
Çok doğru bir yol seçmissin kendine. Gelecek de öğrencin olacak büyümeye hazır filizler çok şanslı. Onları daima erdemli olmaya sürükleyeceğinden eminim. Başarıların daim olsun.
Ülkemizde köy enstitüleri kapatılmasaydı bugün Finlandiya ülkesiyle eğitimde yarışır olacaktık.
Maalesef emperyalizmin düzeni müsaade etmedi.
Tebrik ederim; Eğitimin önemine vurgu yapan anlamlı bir yazı kaleme almışsın.
Gönülden kutlar, yolunun daima açık olmasını temenni ederim.